Bazen o yumurta kırılır ve dönüşü yoktur!
Bazense kırılanın kurtarılma ihtimali vardır, lakin patlayıp daha da ziyan olmaması hassasiyet ister.
Bazı anlarda yumurtayı bilerek ve isteyerek kırmak istersin ki
bunda da yöntem ve doz önemlidir. Mesela şiddetle kırarsan tamamen dağılır ve çöp olur. İçine kabuğu düşer ve fark etmezsen
yerken mutlu olmazsın.
İşin içinde insan faktörünün olduğu tüm mevzular gibi bu da
duyarlılık ister.
Kurumsal hayatta ise duyarlılık; iş etiği, şefkat ve içsel değerlerin birleşimi ile karşılık bulur. Yani Öz Duyarlılık…
Odak noktanız veya o anki esas konu;
müşteriniz, çalışanınız, partneriniz,
iç müşteriniz,
çatışmanın çıkış noktası olabilecek üçüncü taraflar,
hizmet aldıklarınız ya da hizmet verdikleriniz
vs vs.
hepsi olabilir.
Siz, ekibiniz ya da kurumunuz bu süreçte haklı ya da tam tersi kusurlu olabilir tabi ki. Bundan bağımsız olarak
o anki gerçek soru şudur;
Hangi tavrı benimseyeceksiniz?
Bütün öz duyarlılığınız ile olumlu bir etki yaratmayı mı yoksa yumurtayı kırmayı mı?
Bence kırmayın… İş hayatında bundan daha büyük bir
emek ziyanı yok çünkü.
Şahap Tokgöz