Satış ve müşteri ilişkilerinde,
satış sonrası süreçlerde, zor müşteri ya da üst segment
müşteri yönetiminde,
aslında müşteri’nin olduğu her anda her noktada başarıyı sağlayan kilit noktayı “Öz Duyarlılık” olarak tanımlayabiliriz.
Öz Duyarlılık tam olarak satış yönetimlerinin talep ettiği lakin çoğunlukla kişisel özellikler ile eşleştirilip
adı konulamayan, eğitimcilerin farklı kavramların bütünü olarak benimsetmeye çalıştığı,
yıldız satıcılara neyi farklı yaptığının merakı ile bakıldığında
cevap olan
fark noktasıdır.
Öz Duyarlılık… Kişinin içsel değerlerini şefkat ve iş etiği ile birleştirme hali.
12 yaşındaki bir çocuğun koşarak ve heyecanla size yaklaşırken ayağının kaydığını ve düştüğünü hayal edin!
Korkacak bir şey yok halen gülüyor ve üstünü silkeleyip
size doğru hamle yapar halde…
Böyle bir durumda hissiyatınız ne olur?
Muhtemelen durumu uzaktan gözler, çocuğun kendi kabiliyetine güvenir ve
fazla olumsuz bir durum olmadığından eminseniz
müdehaleniz temsili düzeyde olur.
Yüksek heyecan, tedirginlik, duruma özenme, inceleme vs biraz uzak kalır.
Peki aynı senaryoyu 12 aylık(!) bir çocuk için düşünseniz ne hissedersiniz?
Muhtemelen bu duyguları en üst düzeyde yaşar
hızlıca müdehale etme eğilimde olursunuz.
Bazen fazla gibi görünse de annelerimizden gelen o içinizdeki pamuklara sarma hissiyatı çok değerlidir.
Öz Duyarlılık tam olarak bu hissiyatı gerektiren bir eylem tarzıdır.
Tabi müşteriyi pamuklara sarmayalım
ama unutmayalım ki
bardağın kırılmaması yüksek hassasiyete bağlı.
Şahap Tokgöz